Turkish

O tozdurup savuranlara,

Derken bir agirlik tasiyanlara,

Derken bir kolaylikla akanlara,

Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki,

O size vaad edilen elbette dogrudur.

Ceza ve hesap günü süphesiz olacaktir.

Yollara sahip göge andolsun ki,

Siz elbette çeliskili sözler içindesiniz.

Ondan çevrilen (imana) çevrilir.

Kahrolsun (o fikir adina) kendi tahminlerini ileri sürenler!

Onlar bir sarhosluk ve cehalet içinde suursuzdurlar.

Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.

O gün, onlarin ates üzerinde azap görecekleri gündür.

Onlara: "Tadin inkarinizin cezasini, iste sizin acele istediginiz budur!" denecektir.

(15-16) Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapiyorlardi.

(15-16) Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapiyorlardi.

Onlar geceleyin pek az uyurlardi.

Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bagislanma dilerlerdi.

Onlarin mallarinda isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardi.

(20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz?

(20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz?

Sizin rizkiniz da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.

Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktir. O tipki sizin konusmaniz gibi gerçektir.

Ey Muhammed! Ibrahim'in serefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?

Hani onlar Ibrahim'in huzuruna girmislerdi de "Selam sana!" demislerdi. Ibrahim: "Size de selam" demis, ve içinden: "Bunlar taninmamis bir topluluk!" diye geçirmisti.

Ibrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzagi (eti) getirdi.

Onu önlerine sürerek: "Yemez misiniz?" dedi.

Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düstü. Onlar Ibrahim'e: "Korkma!" dediler ve onu çok bilgili bir ogul ile müjdelediler.

Bunun üzerine karisi (Sâre) bir çiglik atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: "Ben kisir bir kocakariyim, nasil çocugum olur?" dedi.

Misafir melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Herseyi hakkiyla bilir." dediler.

Ibrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asil önemli isiniz nedir ey elçiler?" dedi.

Onlar: "Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.

Onlarin üzerine çamurdan pisirilmis sert taslar yagdiracagiz.

O taslardan herbirinin haddi asanlardan kime isabet edecegi Rabbin katinda isaretlenmistir." dediler.

Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çikardik.

Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkindan baska kimseyi de bulamadik.

Biz orada aci bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nisanesi biraktik.

Musa'nin kissasinda da ibret vardir. Hani biz onu apaçik bir delille Firavun'a göndermistik.

Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmis, onun hakkinda: "Bu bir sihirbazdir, ya da bir delidir." demisti.

Nihayet biz onu ve ordularini yakalayip hepsini denize attik. Firavun ise o sirada (inadindan dolayi pismanlik duyarak) kendi kendini kiniyordu.

Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani biz onlarin üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermistik.

O rüzgar üzerine ugradigi hiçbir seyi birakmiyor, mutlaka onu kül gibi dagitiyordu.

Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanip, geçinin!" denmisti.

Onlarsa Rablerinin emrine karsi büyüklük tasladilar. Bunun üzerine kendilerini, bakip dururlarken yildirim yakalayip, çarpti.

Artik onlar, ne kendi kendilerine ayaga kalkabildiler, ne de yardim gördüler.

Daha önce de Nuh kavmini helâk etmistik. Çünkü onlar yoldan çikmis fâsik bir kavimdiler.

Biz gögü kudretimizle bina ettik. Hiç süphesiz biz, çok genislik ve kudret sahibiyiz.

Yeryüzünü de biz dösedik. Bakin biz onu ne güzel dösüyoruz!

Biz herseyden iki çift yarattik. Umulur ki, iyice düsünürsünüz.

Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a kosun, gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim.

Allah'la beraber baska bir tanri uydurmayin (O'na ortak kosmayin). Gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim."

Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkinda da mutlaka: "Bir sihirbazdir veya bir delidir." dediler.

Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayir onlar azgin bir kavimdir.

Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artik sen kinanacak degilsin.

Sen ögüt verip hatirlat. Çünkü, hatirlatmak müminlere fayda verir.

Ben cinleri ve insanlari ancak bana ibadet etsinler diye yarattim.

Ben onlardan herhangi bir rizik istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.

Süphesiz ki, rizik veren O saglam kuvvet sahibi olan Allah'tir.

Süphsiz ki, zulmedenlerin geçmis arkadaslarinin payi gibi, dolgun bir azab payi vardir. Ama simdi onu acele istemesinler.

Kendilerine vaad edilen günlerinde ugrayacakalari azabdan dolayi vay inkâr edenlerin haline!.