Turkish

Surah Sad Suresi - Aya count 88
Share
"Kur'ân aramizdan ona mi indirilmis?" dediler. Dogrusu onlar benim Kur'ân'imdan bir kusku içindeler. Ve dogrusu onlar henüz azabimi tatmadilar.
Yoksa sana o Kur'ân'i veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onlarin yaninda mi?
Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarindakilerin mülkü onlarin mi? Öyle ise bütün imkanlarini seferber ederek yükselsinler de görelim!
Onlar burada çesitli partilerden (gruplardan) bozguna ugramis bir ordudur.
Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Suayb kavmi) de yalanlamislardi. Iste o çesitli partiler bunlardir.
Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladilar da azabim böyle hak oldu.
Kuslari da toplu olarak onun emrine vermistik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.
Biz onun mülkünü kuvvetlendirmis ve kendisine hikmet ve hakki batildan ayirt etme kabiliyeti vermistik.
Biri: "Iste bu benim kardesim. Onun doksan dokuz disi koyunu var, benim ise bir tek disi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartismada beni yendi" diye anlatti.
Davud dedi ki: "Dogrusu senin bir koyununu kendi koyunlarina katmak istemesiyle sana zulmetmistir. Gerçekten bir cemiyette yasayanlarin çogu mutlaka birbirlerine haksizlik ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel isleyenler baska. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettigimizi sanmisti. Hemen Rabbinden magfiret diledi, rüku ederek yere kapandi, tevbe ile Allah'a yöneldi.
Biz de o zannettigi seyi kendisine bagisladik. Süphesiz yanimizda onun bir yakinligi ve güzel bir dönüs yeri vardir.
Bir de Davud'a Süleyman'i bahsettik. Süleyman ne güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi.
"Geri getirin onlari bana!" dedi ve artik onlarin bacaklarini, boyunlarini silmeye basladi.
Andolsun ki Süleyman'i imtihan da ettik ve tahtinin üzerine bir ceset biraktik. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü.
Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bagisla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardimdan hiç kimseye yarasmasin. Süphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.
Ve daha digerlerini de zincirlerde bagli olarak (Onun emrine verdik).
"Iste bu, bizim ihsanimizdir. Artik sen dilersen baskalarina ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik.
(Biz ona): "Ayagini yere vur! Iste sana yikanilacak ve içilecek soguk bir su" dedik.
Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafimizdan bir rahmet olarak bahsettik ki, akil sahipleri için bir ibret olsun.
(Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (esine) vur; yemininde durmamazlik etme." Dogrusu biz onu sabirli bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.
Çünkü biz onlari temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düsüncesine ermis has kullarimizdan kilmisizdir.
Iste bu bir ögüttür. Süphesiz korunan müttakiler için herhalde güzel bir istikbal (güzel bir dönüs yeri) vardir.
Yanlarinda da bakislari yalniz kocalarina dönük hep ayni yasta dilberler vardir.
Bu, böyledir. Süphesiz azginlar için de fena bir gelecek vardir.
Ve o sekilden çifter çifter tadacaklari diger acilar da vardir.
(Arkadan gelenler öncekilere:) Derler ki: "Hayir, asil size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz. Bakin o ne kötü yatak!"
Süphesiz ki bu haktir. Ates ehlinin birbiriyle tartismasi muhakkak olacaktir.
"Ancak ben açiktan açiga korkutmakla görevli oldugum için o bilgi bana vahyediliyor."
Allah: "Ey Iblis! O benim kudretimle yarattigima secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mi oldun?" dedi.
Iblis: "Ya Rab! O halde insanlarin diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi.
(80-81) Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
(80-81) Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
Iblis: "Öyle ise izzet ve serefine yemin ederim ki, ben onlarin hepsini mutlaka aldatir, saptiririm."
"Ancak içlerinden ihlas ile seçilmis has kullarin müstesna" dedi.
Allah buyurdu ki: "O dogru, ben hep dogruyu söylerim."
"Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onlarin sana uyanlarindan, topunuzdan tika basa dolduracagim."
Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karsi sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendiligimden bir sey de teklif etmiyorum."
"O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir ögüttür. "