Turkish

Surah Şuara Suresi - Aya count 227
Share
Tâ, Sîn, Mîm.
(Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar."
"Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler."
(Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz."
"Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?"
Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir."
Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir."
Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir."
Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi.
Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi.
"Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir."
"(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
"Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.)
Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan,
Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik.
Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler.
Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?"
(75-76) Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
(75-76) Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
"O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir,"
"(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
"Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)."
(92-93) Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
(92-93) Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar.
(95-96) Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
(95-96) Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
"Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim.
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
"Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
"Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?"
Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti."
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik.
Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim."
"Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
"Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."
"Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir."
Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
(151-152) "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
(151-152) "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi.
Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?"
"Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin."
"Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."
Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu!
Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi!
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
(200-201) Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
(200-201) Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir.
O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.
(Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi.
(Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz.
O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun.
Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor.
Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.)
Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler.
(225-226) Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?
(225-226) Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?